Şifreni mi unuttun ?
Hoşgeldiniz Ziyaretçi. Lütfen üye değilseniz burdan kayıt olun.
Google Grupları
Turk PDR grubuna abone ol
E-posta Adresiniz:
HOŞGÖRÜ KÜLTÜRÜ
Ekleyen: Turkpdr.com | Okunma: 306565 | 07.06.2011
Hoşgörü tanım olarak; Müsamaha, tahammül, katlanma, görmezden gelme, göz yumma, başkalarını eylem veya yargılarında serbest bırakma, kendi görüşümüze ve çoğunluğun görüşlerine aykırı düşen görüş biçimlerine sabırla hem de taraf olmadan katlanma demektir. İzin verme, aldırmama ve iyi karşılama anlamlarına da gelir. Sosyal ortamlarda bir tarafın bazen farkında olmadan, kasıt taşımadan bazen de kasıtla karşı tarafa zarar verebilecek bir ortam yaşaması durumunda, diğer tarafın bunu görmezden gelerek ya da mukabele etmekten vazgeçerek sabretmek tahammülünü gösterebilmektir. Tabi bu görmezden gelme durumu bazen sadece hoşgörü olduğu için gerçekleşmez fiziksel veya içerik olarak zayıf olunan bir insana hoşgörü değil de korkulduğu için tepki gösterilmeyebilir mukabele edilmeyebilir. Veya yapılan hata sürekli tekrarlandığı halde hala taviz vermeye devam edilmesi de hoşgörü sayılmaz. Sabır ve hoşgörü birbirinin tek yumurta ikiz kardeşidir. Sabır konusunu da ayrıca irdelemek konuyu detaylandıracağı için şimdilik bu kadarı ile yetinilmiştir. Bu içerikle ilgili olarak Anadolu toprakları çok güçlü tohumlara sahip bir coğrafyadır. Mevlana, Yunus Emre, Hacı Bektaşı Veli,… gibi bir çok yolumuzu aydınlatan ışığa katkı olarak bizlerinde tohumun filiz vermesi için aklı selim birer çiftçi olma sorumluluğunu taşıması gerekir. Hem de sadece kendi çıkarımıza olan durumlarda değil insanlığı ve yaşadığımız toplumu ilgilendiren tüm konularda aynı mahareti gösteren bir erdemliliktir bahsedilen… İşte hoşgörü fakirleri için kültür çimentomuzdan küçücük hüzmeler; Mevlana’nın; "Sevgide güneş gibi ol, dostluk ve kardeşlikte akarsu gibi ol, hataları örtmede gece gibi ol, tevazuda toprak gibi ol, öfkede ölü gibi ol, her ne olursan ol, ya olduğun gibi görün, ya göründüğün gibi ol…" Yunus Emre’nin “Biz kimseye kin tutmayız ağyar dahi dosttur bize, Nerde ıssızlık var ise mahalle vü şardır bize, Adımız miskindir düşmanımız kindir bizim, Biz kimseye kin tutmayız kamu âlem birdir bize…” Hacı Bektaşı Veli’nin; “Kendine ağır geleni başkasına yapma ! Düşmanının bile insan olduğunu unutma!.. “ düsturları hiç akıldan çıkarılmaması gereken yol işaretleridir. Kendinden taviz vermek, alıngan olmamak, olaylara iyi tarafından bakmak ve bencil olmamak hoşgörülü olabilmenin basamaklarıdır. Ancak bahsedilen özelliklerde kişilik ve kimlikte aşınmaya yol açmayacak tonu ve hassasiyeti iyi ayarlamak gerekir. Hoşgörü aynı zamanda bir medeni cesarettir. Medeni cesaretin ürünüdür. Demokrasinin de gereği ortak bir karar değil çeşitli ve farklı kararlardaki insanlar/topluluklar arasındaki saygı ve müsamahadır. Tabi ki hoşgörü yapılan ve söylenen her şeyin rahatlıkla kabul edilip onaylanması anlamında da düşünülmemelidir. Başkalarını da anlama çabası ve kötü bir duygu/düşünce beslemeden anlayış çerçevesinde konuşabilme, karşılayabilme eşiğidir. Günümüzün buna en yakın güncel kullanımı empati olarak gündeme gelir.Zaten tüm dini eğilimlerin ve inanç sistemlerinin istisnasız ortaya koyduğu temel ilkelerdendir. Hal böyle iken, diğer tüm inançlara ve kültürlere nazaran hoşgörüye en çok prim veren yapıya sahip olan bizlerin buna rağmen bu konudaki tutuculuğumuzla reklamlara muhtaç bir tavırda olmamızın karşılığını da şapkamızı önümüze alarak yargılamamız elzemdir. Hoşgörü; bilgiyle, şeffaflıkla,iletişimle,düşünce, vicdan ve inanç özgürlüğü ile beslenir. Hoşgörü sadece ahlaki bir görev değil aynı zamanda siyasi ve hukuki bir gerekliliktir. Ve aynı zamanda barışı ve huzuru var eden erdemdir. Hep birlikte türbülansında yol aldığımız bu zaman aralığının daha çok gündemde tutacağı bir vasıftır. Toplumsal adaletsizliğin varlığı, İnsan haklarına saygısızlık, İnançların terki ve zayıflatılması, Kişi veya zümrelerin hakimiyeti ve baskısı, Bireysel çıkarların tüm erdemleri yok etmesi, Bencilliğin maskelerle beslenerek yutturulması, İnsani ve sosyal düzenlerin dışında bireysel gizli hesapların sürekli canlı tutulması,… hoşgörüye hayat hakkı tanımamak demek iken; Kişilerin kendi inanç,düşünce ve kanaatlerinde özgür olması , başkalarının da kendilerine ait inançlara bağlı olabileceğini kabul etmesi ve herkesin bir arada ortak yaşama hakkına sahip oldukları gerçeğini kabul, herkes ve her şey için cam gibi şeffaflık,…hoşgörüyü besleyen ve büyüten en genel vasıflardır. Şimdi hep birlikte durduğumuz noktadan bakalım ve hoşgörü kültürü ile aramızdaki ilişkiyi tanımlayalım… Uzm. Psk. Danışman Abdulkerim IŞIK Adıyaman RAM Müdürü



» Diğer Yazılarıma Bakmak İçin Buraya Tıklayın «


Yorum yapabilmek için üye girişi yapınız veya facebook hesabınız ile yorum yapın.



 1. Psikolojik Danışmanın Önlük Giymesi Uygun Olur mu?

Evet giymesi gerekir
% 19

Hayrı giymemesi gerekir
% 75

Fikrim Yok
% 7

Toplam Tekil Hit: 3127172
Toplam Çoğul Hit: 22267135
Kimler Online ?
19 Ziyaretçi, 0 Üye
En son üyemiz H.HOCA, Hoşgeldiniz.

Copyright © Turkpdr.com | 2010 | Bu sitede yer alan içerikler kaynak gösterilmeksizin kopyalanamaz ve yayınlanamaz