Şifreni mi unuttun ?
Hoşgeldiniz Ziyaretçi. Lütfen üye değilseniz burdan kayıt olun.
Google Grupları
Turk PDR grubuna abone ol
E-posta Adresiniz:
Ergenlik Dönemi...(2)
Oldukça uzun ve dengeli bir davranış döneminden sonra çocuk ansızın dengesiz ve düzensiz bir evre olan ergenlik döneminin eşiğinde kendini bulur. Ergenlik dönemi Özlem duyulan bir yaşam dilimi olmadığı gibi, gelişmekte olan çocuk için de yaşanması oldukça zor bir evredir. Bu evre, gence hiçbir şey anlatamadığımız için. anlaşma çabasının yoğun ola¬rak sürdürüldüğü bir dönem şeklinde açıklanabilir.
Ekleyen: Serdal GÜR | Okunma: 2807 | 14.04.2011

Oldukça uzun ve dengeli bir davranış döneminden sonra çocuk ansızın dengesiz ve düzensiz bir evre olan ergenlik döneminin eşiğinde kendini bulur. Ergenlik dönemi Özlem duyulan bir yaşam dilimi olmadığı gibi, gelişmekte olan çocuk için de yaşanması oldukça zor bir evredir. Bu evre, gence hiçbir şey anlatamadığımız için. anlaşma çabasının yoğun ola¬rak sürdürüldüğü bir dönem şeklinde açıklanabilir.

Ergenlik konularındaki çalışmalarıyla tanınan Stanley Hall, hızlı ve belirgin değişikliklerin bu dönemde yer aldığını, b evrede çocuğun tümüyle yeni bir kişiliğe büründüğünü ileri süren Hall’a göre bu değişiklikler cinsel olgunluk sonucu, yani biyolojik kaynaklıdır. Hall bu dönemi bir “fırtına ve gerginlik evresi olarak tanımlar. Ona göre, bu evredeki genç duygusal dengesiz önseziden yoksun bir bireydir.

Ergenin duygusal dünyasında hızlı çelişkiler dikkatimizi çeker. Yalnızlıktan duyulan hazzın yanı sıra, bir gruba katılma özlemi, yetişkini hor gömme, ama ona dayanma: endişe (anksiyete) ve umutsuzluğa karşın geleceğe coşkuyla yöneliş bu ev¬renin belirgin çelişkili duyguları arasında savılabilir. Ergenin duygusal tepkilerini etkileyen başlıca faktörler sağlık durumu, zeka düzeyi, cinsiyet, okul başarısı ve sosyal kabul düzeyidir. Özellikle sağlık koşuluyla duygusal tepkiler arasında önem¬li bir ilişki vardır. Kötü sağlık koşulları aşırı duygusal kılabilir. Çevresinin istediği biçimde davranmak ve duygularını gizl¬emek için ergen içine kapanır. Ergenin kontrol altında tut¬tuğu duyguları çoğunlukla sosyal grup tarafından hoş karşılanmayan korku, öfke ve kıskançlık gibi duygulardır. Ergenlikte çok görülen sertlik ve kabalık gibi davranış biçimlerinin ardında, diğer insanlara duyulan ilgi azlığı ve sadece kendi düşünce ve fikirleriyle ilgilenme gibi nedenler bulunmaktadır. Karamsarlık, gerçekle ilgili çatışmalar, kişisel üzüntü ve şüphelerin sonucunda meydana gelir. Güvensizlik duygusu ve çevrenin takdirini kazanma arzusu gencin başarısızlıklarını ve motivlerini incelenmesine yol açar ki, bunun sonucunda da genç kendini yetersiz bulduğunda içine çekilebilir. İşte bu tür farklı etkenler, gencin duygusal dünyasında dengesizliklere neden olurlar. örneğin, bir gün önce çok neşeli görünen genç, diğer bir gün üzüntülü ve içine kapanık olabilir.

Oyun arkadaşları tarafından kabul edilmek, sevilmek gereksinimini duyan ergen bu isteğini bir takım yollarla ifade etmeye çalışır. İstek ve gereksinimleri olumlu alarak karşılan¬dığında mutlu olur. Aksi halde endişelenir, öfkelenir, kıskanır. Böylece heyecanlar temel iç itilim ve gereksinimlerle ilişkili ol¬makla birlikte, onlarla eşanlama gelmez.

Okula başladıktan sonra ergenliğe kadar heyecan biçimleri giderek arttığı ve farklılaştığı görülür. Gelişim süreci içinde heyecanı oluşturan nedenlerin de farklılık gösterdiği dikka¬timizi çeker. örneğin, ilk çocukluk döneminde öfke sık sık oyuncakla ya da güncel olaylarla ilgili çatışmalardan doğarken, ergenlik döneminde öfkenin nedenlerinin başında sosyal etkenlerin geldiği görülür. Ergen böyle bir öfke ortamına, kendini rahatsız eden ya da kendince saçma olan nedenler yüzünden girer. Birçok araştırıcı, ergenlik döneminde yüksek bir duygusallık görüldüğü noktasında birleşmektedir. Bu evrede duyguların şiddet kazandığı görülür. Bu dönemde duygular ergenin tüm yaşamında etkili olurlar. Küçük bir kırıklık ergenin yakın çev¬resindeki ilişkilerini doğrudan etkiler. Duyguların şiddetlenmesi sonucu gerginliğin doğurduğu belirli alışkanlıklar görülür. Bu alışkanlıklardan en yaygın olanı iyi uyum sağlayamayanlar¬da görülen tırnak yeme alışkanlığıdır. Gerginlik azaldıkça ve genç dış görünüşüne önem vermeye başladıkça, tırnak yemede de belirgin bir azalma görülür.

Üniversite öğrencileriyle yapılan bir araştırma, sinirliliğin doğurduğu alışkanlıkların şu dört türde olduğunu gösterir:

1.Ağızla ilgili (başparmağı emme, tırnak yeme, dudak emme veya ısırma)
2.Burunla ilgili (burun kaşıma),
3.Tüylerle ilgili (saçı bükme veya çekme),
4.Yüzle ilgili (yüze elle dokunma, yüzü elin üzerine da¬yama).

Ağızla ve yüzle ilgili olan alışkanlıkların en sık rastlanan türde alışkanlıklar olduğu saptanmıştır. Ergen çoğu kez can sıkıcı ölçüde bedeninin bilincindedir; onu incelemek, yeniden tanımak ve başkası üzerinde yapacağı etkiyi tasarlamak için aynanın önünde saatler geçirir. Bu çağ, utangaçlık duygusunun ve (eleştiriye yol açacak bir biçimde) dikkati çekme korkusunun yoğun olarak görüldüğü dönemdir. Bu evrede küçük kusurlar son derece büyütülür ve bunlar ki¬şinin tüm bilincini kaplar.

Her yaşta uyum, duygusal gerginliği de beraberinde geti¬rir. Çünkü yeni durumlara uyum, hem zihinsel, hem de hare¬ketle ilgili davranışlarda bir değişikliği gerektirir. Ergen, çocukluk dönemindeki alışkanlık ve fikirlerinin artık kendisi için yetersiz olduğunu görür. Duygusal gerginlik yerleşmiş olan bu alışkanlıkların yerlerine yenilerinin kazanılması sonucunda or¬taya çıkar.

Çevresel ve toplumsal faktörler ergende güvensizlik duygusu yaratır ki, bu da duygusallığa neden olur. Aile içindeki duygusal ve sosyal etkileşim açısından başa¬rılı bir çocukluk dönemi geçiren birey ergenlik dönemi sorun¬larını daha kolaylıkla çözebilir. Çocukluk yıllarında çocuklarıy¬la arkadaşça bir diyalog kurmayı başaran anne babalar, bu diyalogu ergenlik döneminde de sürdürmekle, genç için gerekli olan rehberlik işlevini yerine getirmiş, olurlar.

Kuşaklar arasındaki farklı duyuş ve düşünüş nedeniyle, anne baba ve ergen arasında, yeterli düzeyde dostça bir ilişki kurulamamaktadır. Bunun sonucu olarak da, davranışlarından dolayı, kendisine çocuk muamelesi yapılan genç, yer yer isyan etmektedir. Sosyal baskıyla oluşturulan güvensizlik ve şüphecilik duyguları, yerine, gence bir kişiliğe sahip olduğu hissettirilmeli, işinde ve sosyal yaşamında arzularını yetenek ve gereksinmelerine uygun bir biçimde gerçekleştirebilmesine yardım edil-melidir. Yeni bir çevreye uyum her yaşta zor olmakla birlikte, ergenlik döneminde uyumun daha da güçleştiği görülür. Bunun başlıca nedeni, ergenden kısa bir süre içinde birçok yeni çevreye uyum göstermesinin beklenmesidir.

« Önceki MakaleSonraki Makale »

Yorum yapabilmek için üye girişi yapınız veya facebook hesabınız ile yorum yapın.



 1. Psikolojik Danışmanın Önlük Giymesi Uygun Olur mu?

Evet giymesi gerekir
% 19

Hayrı giymemesi gerekir
% 74

Fikrim Yok
% 6

Toplam Tekil Hit: 3131835
Toplam Çoğul Hit: 22319937
Kimler Online ?
20 Ziyaretçi, 0 Üye
En son üyemiz H.HOCA, Hoşgeldiniz.

Copyright © Turkpdr.com | 2010 | Bu sitede yer alan içerikler kaynak gösterilmeksizin kopyalanamaz ve yayınlanamaz