Şifreni mi unuttun ?
Hoşgeldiniz Ziyaretçi. Lütfen üye değilseniz burdan kayıt olun.
Google Grupları
Turk PDR grubuna abone ol
E-posta Adresiniz:
Uyku Bozuklukları
İnsan ömrünün üçte biri uykuda geçmektedir. Eskiden beri uyku problemleri başka psikolojik problemlerin belirtisi olarak değerlendirilmiştir. Uyku kimine göre organizmanın tümüyle her türlü davranış ve tepkilerinin yavaşladığı, algi kapılarının kapandığı, organizmanın korumaya alındığı, merkezi sinir sistemi ve bedenin pasif bir dinlenmeye geçtiği bir durumdur.
Ekleyen: Serdal GÜR | Okunma: 9737 | 20.07.2011

İnsan ömrünün üçte biri uykuda geçmektedir. Eskiden beri uyku problemleri başka psikolojik problemlerin belirtisi olarak değerlendirilmiştir. Uyku kimine göre organizmanın tümüyle her türlü davranış ve tepkilerinin yavaşladığı, algi kapılarının kapandığı, organizmanın korumaya alındığı, merkezi sinir sistemi ve bedenin pasif bir dinlenmeye geçtiği bir durumdur. Öte yandan uykuda beynin aktif olarak çalıştığı, nörofizyolojik bir toparlanma ve onarım yapıldığı, uyanıkken öğrenilenleri ayıklama, depolama, beyin kabuğunda uyanıklık için etkin hazırlanma süreçlerinin olduğu da ileri sürmektedir.
Her bireyin uykusu zaman zaman bozulabilir. Psikolojik sıkıntılar, bedensel hastalıklar uykunun süresini, düzenini gelip geçici olarak bozabilir. Uyku bozuklukları genel olarak iki gruba ayrılmaktadır:

A- Dissomniya: Uykunun miktarı, niceliği ve zamanlamasında bozukluk (uykusuzluk, aşırı uyku vb.)
B- Parasomniya: Uykuda anormal bir durumun ortaya çıkması (kabuslar, uyurgezerlik gibi.

DISSOMNIYALAR
Uykusuzluk (Insomniya)
Uykuda dalmada, uykuyu sürdürmede güçlük ya da uyuduğu halde uykusunu alamamış, dinlenmemiş hissetme ile belirli bozukluktur. Bu durumun en az bir ay boyunca, haftada en az üç kez sürmesi gerekir. Hasta saatlerce uykuya dalamadığını, uykuya erken dalsa bile uykunun sık sık bölündüğünü ve uyanınca tekrar uyumakta güçlük çektiğini anlatır. Kimi hastalarda uyuduğu halde dinlenemediklerini, uykuyu alamadıklarını söylerler.
Kişideki uykusuzluk alınan bir madde veya ilaca bağlı değildir. Ya da uykusuzluğun nedeni herhangi bir ruh sağlığı bozukluğu ve bedensel bir hastalıkta değildir. Uykuya dalamadıkça birey uyumak için daha fazla çaba harcar ve gerginlik yasar. Bu gerginlik gevşemeyi engellediğinden dolayı uykuya dalma iyice güçleşir.
Uykusuzluk yakınmaları kadınlar arasında ve yaşın ilerlemesiyle birlikte daha da yaygınlaşmaktadır.

Aşırı Uyku (Hipersomniya)
Bu bozukluğun temel belirtisi geceleri normal süre uyunduğu halde gündüzleri aşırı uykululuk durumudur. Gündüzleri uykululuk işyerinde, araba kullanırken, toplantılarda uykuya dalma ve uyku isteğinin sürmesidir. Aşırı uyuma kişide sosyal ve mesleki işlevsellikte bozulmalara neden olur. Bu kişilerde aşırı uyuma herhangi bir ruhsal hastalık veya herhangi bir bedensel hastalık ile açıklanamaz; kişinin kötüye kullandığı bir madde ya da tedavi amacıyla uygulanan bir ilaca da bağlı değildir.
Bu tür bozukluğu olan bireylerde de uyku dinlendirici nitelikte değildir. Hızla uykuya daldıkları halde sabahları uyanmakta zorlanırlar. Uyandıklarında ise uyku sersemliğini üzerlerinden atamazlar. Bu uykudan uyanıklığa geçiş sırasında ortaya çıkan bu duruma “uyku sarhoşluğu” adi verilir.

PARASOMNILER
Parasomniler ya uyku sırasında ya da uyku-uyanıklık arasındaki geçiş sırasında oluşan anormal olayları kapsayan bir bozukluktur. Bilindiği gibi günlük yasamda yürüme, konuşma, yemek yeme, idrar yapma, dışkılama gibi eylemler uyanıklık durumunda olağan eylemlerdir. Ancak uyku sırasında ya da uyku-uyanıklık arası geçiş döneminde diş gıcırdatma, konuşma, yürüme, istemli kontrol olmaksızın idrar ve diski yapma gibi eylemler ortaya çıktığı takdirde bu durum parasomni olarak değerlendirilir. Tüm parasomniler çoğunlukla çocukluk ve ergenlik dönemine özgüdür. Bu grupta yer alan temel bozukluklar kâbus bozukluğu, uyku terörü ve uyurgezerliktir.

Kâbus bozukluğu
Her insan rüyasında kâbuslar görebilir ama bu durum haftada birkaç kez oluyorsa bozukluk olarak değerlendirilir. Bu rüyalar genellikle canlıdır ve içeriği genellikle kişiye yönelik tehdit içerir. Kişi için stres oluşturan durumlar, yorgunluk ve uyku ortamındaki değişiklikler bu tür kâbus yaşantılarının daha sık görülmesine yol açar. Uyanınca rüya oldukça net bir şekilde hatırlanabilir fakat kişi tekrar uyumaktan korkar. Çocukluk çağında geçicidir, yetişkinlikte ise süreğenleşebilir.

Uyku Terörü
Uykunun genellikle ilk birkaç saatinde bir rüya olmaksızın bireyin birden büyük bir korku ile haykırarak uyanma nöbetidir. Her bir atak yaklaşık olarak 1-10 dakika sürer. Bireyde derin bir korku ve panik vardır. Kişi uyandığında şaşkın ve etrafında olup bitenleri ayırt edemeyecek durumda olup; yatak çarşafları, battaniye ve elbiseleri çekiştirmek gibi yineleyici davranışlarda bulunabilir. Bir kişide böyle bir bozukluk bulunduğuna kesin olarak karar verebilmek için kişinin bu durum nedeniyle sıkıntı duyması; sosyal ve mesleki yaşamında da bozulma olması gerekmektedir. Kişiler kendilerindeki bu durumu, çevresindekilerin fark etmemesi için kaçınma davranışı içine girebilirler. Diğer insanlarla toplu bir şekilde uyumak istemezler. Genellikle 4-12 yas arasındaki çocuklarda baslar.

Uyurgezerlik
Uykunun genellikle ilk birkaç saatinde yatakta oturma, yineleyici hareketler yapma, kalkarak dolaşma, giyinme, kapıları açma, yemek yeme gibi otomatik nitelikte davranışlarla belirli bir uyku bozukluğudur. Nöbet sırasında kişinin yüzü donuktur, tek bir noktaya bakarak hareket eder, uyandırmak güç olur. Ataklar sırasında kişiler konuşabilirler veya başkalarının sorularını cevaplayabilirler. Ancak kişilerin konuşmaları genellikle anlaşılmaz ve gerçek bir diyalog kurmak pek mümkün değildir. Çocuklukta sık görülür. Yetişkinlerde nadirdir.

UYKU BOZUKLUKLARININ TEDAVISI
Uyku bozukluklarının tedavisinde her şeyden önce uykusuzluğa neden olan bir başka hastalığın olup olmadığını saptamak gerekir. Organik hastalıklara bağlı uykusuzluklarda (örneğin ağrının çok olduğu durumlarda) önce bu hastalığın giderilmesi, ağrının ortadan kaldırılması gerekir.
Uykusuzluk bozukluğunda öncelikle uyku hijyenine dikkat etmek gerekir. Bu bağlamda hemen ilaca sarılmamalı, geceleri geç yatılsa bile sabahları vaktinde kalkılmalıdır, aksam yemekten sonra alkol, kolalı içecekler, kahve, çay ve sigaradan kaçınmalıdır. Uyku vaktinden birkaç saat önce egzersizler yapılabilir ama uykudan hemen önce fazla yorucu hareketlerden sakınmak gerekir. Yatak odasını uyku ve cinsel eylemler dışındaki faaliyetler için kullanılmamalıdır. Aksam ağır yemekler yememek gerekir. Uyku için yatınca ve uyuyamayınca uyumak için kendini fazla zorlamamalıdır.
İlaç sağaltımından önce gevşeme talimleri, ilik banyo ve davranış sağaltım yöntemleri denenmelidir. İlaç kullanılırken de ilacın alışkanlık yapmaması, kısa sürede etkili olması, ertesi gün sersemlik yapmaması gerekir.

« Önceki MakaleSonraki Makale »

Yorum yapabilmek için üye girişi yapınız veya facebook hesabınız ile yorum yapın.



 1. Psikolojik Danışmanın Önlük Giymesi Uygun Olur mu?

Evet giymesi gerekir
% 19

Hayrı giymemesi gerekir
% 75

Fikrim Yok
% 7

Toplam Tekil Hit: 3126706
Toplam Çoğul Hit: 22258407
Kimler Online ?
28 Ziyaretçi, 0 Üye
En son üyemiz H.HOCA, Hoşgeldiniz.

Copyright © Turkpdr.com | 2010 | Bu sitede yer alan içerikler kaynak gösterilmeksizin kopyalanamaz ve yayınlanamaz