|
Kendine İmanın Zorlayıcı Yokuşunda
Ekleyen: Filiz Çapar Şahin | Okunma: 90441 | 17.11.2011
Birincil hayatınız gibi görünen sıkıcı hayatınızdan, size yaşam coşkusu veren ikincil hayatınızın kollarına koşarken; sıradanlık denizinin dev dalgalarıyla boğuşurken yakanıza yapışan yorgunluk arsız arsız sizinle birlikte gelir. Kurtulamazsınız bir türlü ondan. Bütün gün insanların dert sandıkları şeyleri dinlemişsinizdir. Gerçekte eften püften; ama onların cidden sorun sandıkları tıkırtılar beyninizi çizmiştir. Efendim, bilmem şu mağazada dönem sonu indirimler başlamıştır, sizin henüz haberiniz bile yoktur. Yolda kendinizi yenilemeye çalışırsınız; ama oyun devam eder. Maaşınıza gerçek anlamda bir zam henüz yapılmamıştır, onlar öyle çırpınırken siz öyle boş boş oturursunuz. Bazen de statü kaybedersiniz, bunu önemsemezsiniz, hayata kaldığınız yerden devam etmeye çalışırsınız. Siz bir yandan kendinize “Hm, bu gün gelecek için atmam gereken adım ne?” diye sorarken, diğer insanlar sıradanlığın boş hareketleriyle debeleniyor olduklarından sizin hareketsiz ve tembel olduğunuzu düşünürler. Bu noktaya kadar tüm dikkatiniz sadece kendi üzerinizdedir. Ama sözüm ona sizden çok sizin iyiliğinizi düşünenler ve sizin yerinize karar vermeye çalışanlar, diken fısıltılarını kafanıza sokmak için küçük bir an’ı kollarlar. Yanınıza yaklaşırlar; “Yeter artık, sen de bizim gibi yap, bırak artık boş işlerle uğraşmayı. Her sabah erkenden uyanıyorsun, bu işler için kafanı yoruyorsun. Dünyayı sen mi kurtaracaksın?” diye sizi kendinizden kurtarmaya çalışırlar.
İşte en zor olanı budur. Hiçbir şey yapmıyormuş gibi göründüğünüz anlarda aslında çok şey yaptığınızı bilmeye devam etmek. Sizden başka herkesin gördüğünüz hayallere yabancı olması. Gördüğünüz karaya doğru yelkenlerinizi hızla sürerken, onun orada olduğunu asla anlayamayacak insanlara bundan söz etmeden ilerlemeye çalışmak… Kimsenin size inanmadığı anlarda bu kadar zordur kendine inanmak. Gerçek olduğunu söyledikleri bu dünyada bir hayalet gibi yaşarken, onların kurallarına uyarken hele… Siz dünyayla ilgili bir düşünceyi zihninizde tutmaya çalışırken onların anlamsız mırıltılarına kafa sallayarak, ilgiliymiş gibi görünmek… Her gün kendinizi, zor bir cümlenin katları arasına sıkışmış fikirle zorlamaya çalışırken onların ilginç sandıkları şeylere şaşkınlık gösteriyormuş gibi yapabilmek. En zoru da tamamlamaya çalıştığınız bir işin ortasında gelip küçük bir çocuk gibi sızlanarak sizi sabote edenlere gülümseyebilmek…
İçinizden her şeyi ifşa edip bütün gerçeklerin kabuğunu çatlatmak geçer biliyoruz. Haddini bilmezlere yaptıkları şeyin ne anlama geldiğini bir bir sayabilmek. Mesela; siz huzur evindeki yaşlıların nasıl hayatın içine dahil edilebileceği ile ilgili bir fikri kafanızda tasarlarken tepenize aniden dikilen bir arsıza içinizden şunları söylemek geçer: “Yahu sen utanmaz arlanmaz şeysin… Tam işin ayrıntılarını kurgulamak üzereyken yakama yapıştın. O elindeki belgeyi küçük bir çocuk bile doldurabilir, tabi eğer gereken dikkati verirse. Hem bütün gün bir köşede sızlanıp durdun. Bir sürü sorunun var zannediyorsun ya madem, oturup sızlanacağına bunlardan biri için harekete geçsen nasıl olur acaba? Yok eğer bunu yapamayacaksan da hiç değilse artık benim kafamı bunlar için ütüleme. Benim zamanım değerli, annem beni senin saçmalıkların için mi doğurdu yahu? Kendini yetişkin sınıfına koyuyorsan, biraz daha sorumluluk alman gerekmez mi? Yeter artık… Yeter… Bir daha beni bunlar için rahatsız etme. Yoksa elimden bir kaza çıkacak”
Tabi, diyemezsiniz, diyemezsiniz… Bunları dememek öğretildiğinden değil sadece, kırmamak için, yormamak için. Hem bir gün onların da bizim gibi uyanma şansları var, biraz da onu ellerinden almamak için yapmazsınız bunu. Öyle tatlı bir tebessümle, bir yandan saatinize bakarak, bir yandan da sanki cidden onunla ilgileniyormuş gibi yaparken bir fire verip vermediğinizi kontrol ederek dinlersiniz… Kendi beyninizin içinde üretmeye çalıştığınız fikriniz de öyle bekler…
ULTREYA…
» Diğer Yazılarıma Bakmak İçin Buraya Tıklayın «
Yorum yapabilmek için üye girişi yapınız veya facebook hesabınız ile yorum yapın. |
1. Psikolojik Danışmanın Önlük Giymesi Uygun Olur mu?
Toplam Tekil Hit: 3274376
Toplam Çoğul Hit: 24227081 Kimler Online ?
9 Ziyaretçi, 0 Üye
En son üyemiz H.HOCA, Hoşgeldiniz.
|