Dil ve konuşma, sık sık birbirlerine karıştırılan iki farklı kavram olarak karşımıza çıkıyor. Dil bozukluğunda, kişi karşısındakini anlayarak düşüncelerini paylaşmada güçlük çekerken, konuşma bozukluğunda kişi kendini ifade edemiyor ve ses sorunu yaşıyor
Günlük hayatta insanların kendini ifade edebilmesi için dil ve konuşma önemli bir araç. Dil ve konuşma bozukluğu doğuştan olabileceği gibi sonradan da olabileceğinin altını çizen TSÇV Aile Danışma Merkezi Müdürü Pedagog Banu Bingöl, “Dil bozuklukları; gecikmiş konuşma, özgül dil bozukluğu, sesletim bozukluğu, apraksi, dizartri, afazi, kekemelik, hızlı ve bozuk konuşma, ses bozukluğu ve yutma bozukluğu gibi birkaç tipi ile karşımıza çıkabiliyor. Yetişkinlerde de görülebilen bu bozukluklar dil ve konuşma güçlüğü çeken kişilerin ihtiyaçlarına göre bireyselleştirilmiş doğal yaklaşım, fırsat öğretimi, bekleme süreli öğretim, tepki isteme modeli ve bütüncül yaklaşım gibi birçok yaklaşım kullanılabiliyor” dedi.
Tedaviyi dil ve konuşma terapisi bölümü lisans, yüksek lisans ve doktora mezunlarının yapmaları gerektiğini belirten Banu Bingöl “Terapiden alınan sonuç ve terapi süresi kişiden kişiye farklılık gösterebiliyor. Terapi süreleri kişinin yaşadığı soruna göre, kişinin yaşına, aile ile yapılan iş birliğine ve bireysel farklılıklarına göre değişebiliyor. Bunun yanı sıra çocuklar için,okul hayatında öğretmenle yapılan iş birliği ve çocuğun çevresi ile olan sosyal etkileşimi terapide verimli bir şekilde yol alınmasını sağlayarak süreci kısaltıyor” dedi.
KONUŞMA VE DİL BOZUKLUĞU BELİRTİLERİ
Aile Danışma Merkezi Müdürü Banu Bingöl, iki buçuk yaşına kadar 50 sözcük kullanamayan, iki üç yaşlarında tek sözcük kullanan, konuşmaya katılmada veya konuşmayı sürdürmede zorluk yaşayan, normal gelişim sürecinde beklenen sesleri üretemeyen, sözcük tekrarı olmayan, beş sözcükten üçünün adını söyleyemeyen ve en önemlisi kendini ifade edebilmek için sınırlı sayıda sözcük kullanan çocukların ebeveynlerinin mutlaka bir konuşma terapistine başvurmaları gerektiğini belirtiyor.