Şifreni mi unuttun ?
Hoşgeldiniz Ziyaretçi. Lütfen üye değilseniz burdan kayıt olun.
Google Grupları
Turk PDR grubuna abone ol
E-posta Adresiniz:
Okulda ,Sokakta ve Ailede şiddet üçgenindeki Öğretmen
Eğitim ortamında, fiziksel ve sosyal çevredeki şiddetin azaltılması ve önlenmesi noktasında öğretmenlerin tutumu ve yaşanan aksaklıklar üzerine yazılmış bir makale.
Ekleyen: Kerem Güner | Okunma: 4548 | 21.04.2011
Şiddet uyguluyor musunuz? Az mı, çok mu ? Psikolojik baskı kurmak mı, yoksa fiziksel şiddet uygulamak mı daha çok hoşunuza gidiyor? Uyguladığınız şiddet size, şiddetle geri dönüyor mu? Eğer dönüyorsa etkili şiddet kullanıyorsunuz demektir.
Türlü nedenleri vardır şiddetin; biyolojik, psikolojik, sosyal... vs. İnsanın doğaya hakim olma süreci şiddet içerir diyenler de vardır. Güç istencinin şiddete dönüşmesinin, doğal seleksiyonun bir sonucu olduğunu savunanlar da. Neden şiddet uygularız? Üstünlük elde etmek, saygınlık kazanmak için mi, yoksa çaresizlikten mi? Sakın öğrenmiş olmayalım.
Öğretmenlik mesleğine yeni başlayan bir arkadaşım 'ben bu çocukları susturamıyorum. Güzellikle anlatıyorum, neden beni dinlemiyorsun diye soruyorum; öğretmenim siz hiç dövmüyorsunuz, ondan' diyor. Çocuk dayakla sindirilmeye alışmış , canı dayak istiyor diyebilirsiniz.Ama bilin ki ,öğretmenin çaresiz kaldığı andır bu. Ailede şiddet, mahallede şiddet,okulda şiddet üçgeninin bir açısındadır. TV'ler insanlara şiddet uygulamalarını görsel şölen olarak sunmaktadır. Hadi smackdowncılık oynayalım!
Üstünlük ve hakimiyet kurmanın bir aracı haline dönüşmüştür şiddet. İstenileni elde etmenin tek yolu gibi görülmeye başlanmıştır. Bir bakmışsınız toplumda suç oranı artmıştır. Çocukluk yaşantılarında istismara uğrayan kişilerin %30 'u şiddet davranışı gösterirken, diğerlerinde %2 gibi bir rakamın görülmesi şiddetin, aynı zamanda öğrenilen bir davranış olduğunu da göstermektedir. Ayrıca şiddet uygulayan insanların % 10'unda ruhsal bozukluğa rastlanmaktadır. Yani şiddeti sadece patolojik bir durum olarak açıklayamayız. Ayrıca sosyo ekonomik düzeyi düşük ve bu konuda bilinçsiz olan aileler de farkında olmadan çocuklarını şiddete özendirebiliyor. Özellikle erkek çocuklarının yetişmesinde oğlum değil mi yapacak tabi, hadi küfür et amcaya, vur yumruğunu masaya ..gibi tutumlar sergileyen aileler, potansiyel şiddet uygulayıcıları yetiştirmiş oluyor.
 Aile içinde, sokakta, okulda kısacası hayatın her alanında şiddete maruz kalan insanların % 80' inin yapacak pek bir şey olmadığını söylemesi bu konuda öğrenilmiş bir çaresizlik durumunu işaret etmektedir. Bugün otuzlu yaşlarda olan bir öğretmenin, okul anılarında eminim ki dayak hikayeleri vardır. Maalesef disiplinin dayakla sağlandığı bir eğitim sürecinden geçmiştir kendisi. Peki bununla hesaplaşabilmiş midir? Şiddet gördüğü dönemlerdeki kızgınlık, isyan, sindirilmişlik duyguları ile yüzleşebilmiş midir? En önemlisi hoşgörülü olma adına ölçüyü tutturabilmiş ve tutarlı davranışlar sergileyebilmiş midir?
Fakülteden yeni mezun olmuş bir öğretmenin, disiplin sağlama noktasında zorlandığı bir anda şiddete başvurması çocukluk yaşantısındaki deneyimlerle sabit değil midir? Ne demiştik; şiddet aynı zamanda öğrenilen bir davranıştır. Ne yazıktır ki okulun bulunduğu çevrenin sosyo ekonomik düzeyi öğretmen davranışlarını da etkilemektedir
. Bire bir gözlemlerim yoksul semtlerdeki okullarda çalışan öğretmenlerin çevreden beklentilerinin düşük olması ile birlikte pesimist bir tutum içerisinde oldukları. Daha da kötüsü bazı özel okullarda çalışan öğretmenler hoşgörülü olmak adına olumsuz birçok davranışa prim vermek zorunda bıraktırılıyor. Bir örnek vermek gerekirse X özel okulunda çalışan PDR'ci bir arkadaşım, kişilik bozukluğu gözlemlediği bir öğrencinin ailesiyle görüşüyor ve aileyi yönlendirmeye çalışıyor Aile ise siz benim çocuğuma deli mi diyorsunuz diyerek öğretmeni okul yönetimine şikâyet ediyor. Ertesinde öğretmenin görevine son veriliyor. Bu durumu gören diğer öğretmenlerin yetişkin olarak, çocuklar karşısında düştüğü çaresizlikle tutarlı davranışlar göstermesini bekleyemeyiz. Ayrıca öğretmenimiz maalesef ekonomik ve statüye dayanan şiddetin kurbanı olmuştur.
Milli Eğitim Bakanlığı'nın eğitim ortamlarında şiddetin önlenmesi, strateji ve eylem planında, okul müdür ve müdür yardımcılarına, rehber, sınıf ve branş öğretmenlerine, okul aile birliği başkanlarına ve öğrenci temsilcilerine birçok sorumluluklar yüklendiğini biliyoruz. Okul ortamından fiziki çevreye kadar uzanan bir dizi uygulamayı da içeren bu plan maalesef sunum düzeyinden çıkmadığı sürece bir başarı elde edebilmesi mümkün gözükmüyor. Geri bildirimi olmayan iletiler ve sonuçsuzluklar, denedik olmadılarla ya da olduğu kadarıyla geçen süreçler, çalışmaların topluma mal edilmediği sürece sonuçsuz kalacaktır. Diğerleri ile kaynaşmak için önecelikle insanın kendisi ile barışması şart. Eşitsizlikler içinde mutabakatı sağlamak daha da zordur. Bugün müdahale etmediğimiz şiddet, yarın bize döndüğünde emin olun ki herşey şimdikinden daha da zor olacaktır. Ne yapabilirim? Ne yapabiliriz? Belki de bu soruların cevabı, 'ne yapmamalıyız ?' sorusunun içinde saklıdır.

 

Sonraki Makale »

Yorum yapabilmek için üye girişi yapınız veya facebook hesabınız ile yorum yapın.



 1. Psikolojik Danışmanın Önlük Giymesi Uygun Olur mu?

Evet giymesi gerekir
% 19

Hayrı giymemesi gerekir
% 74

Fikrim Yok
% 6

Toplam Tekil Hit: 3132028
Toplam Çoğul Hit: 22321336
Kimler Online ?
32 Ziyaretçi, 0 Üye
En son üyemiz H.HOCA, Hoşgeldiniz.

Copyright © Turkpdr.com | 2010 | Bu sitede yer alan içerikler kaynak gösterilmeksizin kopyalanamaz ve yayınlanamaz